Rahmetli kayınvalidem yanımızda olduğu halde yolculuk yaptığımızda çocuklarım kendilerini çok emniyette hissettiklerini ifade ediyorlardı. Çünkü babaanneleri elinde tesbih yol boyunca dua ediyordu. Çileli ömrü boyunca o tesbihi elinden hiç bırakmamış saliha bir kadın idi. Eğer babaanne tesbih çekiyorsa her şey yolunda demekti. Yaşlı duası ind-i İlahide makbul idi. Evde kimin ne muradı varsa babaannesine dua siparişi verirdi. Çocuklarımın, babaannelerinin duasının kabul olacağına dâir tam bir inançları vardı. Bu, birlikte yaşadığımız 17 yıl boyunca böyle devam etti. Onun vefatı ile dualarının koruyucu kalkanı da üzerimizden kalkmış oldu maalesef.
Beli bükülmüş ihtiyarlarımız olmasa halimiz nice olur!
Recep amcamız gerçek bir arıcılık uzmanı. 88 yıllık ömrünün büyük kısmında arıcılık yapmış ve bilgi ile tecrübeyi cem etmiş. O yürüyen bir hazine nazarımda. Onun tecrübesini bir tuşla kopyala yapıştır yapmak mümkün olsaydı keşke. Ama bu mümkün değil. Ya onun geçtiği yollardan geçilerek edinilecek o tecrübe, ya da rahle-i tedrisinde diz çökerek kabını doldurabildiğin kadar doldurulacak. Sahip olduğu bilgi ve tecrübe çok değerli.
İhsan Kasım Salihi Risale-i Nur külliyatını Arapçaya tercüme etti. Bu tercüme sürecinde, dehşetli savaş ortamında, bir yandan sevdiklerini kaybediyor olduğu bir hengâmda, Risaleleri kelime kelime satır satır âdeta içerek, massederek çalıştı. Üzerinde uzun uzun tefekkür etti. Çoğu zaman gönlüne açılan mana pencerelerinden seyir ile coştu, aşka geldi. Üstadın hali ile hallendi. Onun duygu ve düşünce dünyasına girdi. Sonra da uzun seneler boyunca başta Arap alemi olmak üzere dünya çapında Üstadı ve Risaleleri anlattı. Öyle anlattı ki onu dinleyenler Kur’ân ve sünnete yöneliyorlardı hemen; tam da Üstadın istediği gibi.
İhsan Kasım Ağabey bana bütün gün konuşsa herhalde gözümü kırpmadan dinleyebilirim. Allah uzun ömürler versin de o hep anlatsın. Biz de feyzinden nasiplenelim.
TRT “Ömür dediğin” isimli güzel bir yapımla sıradan ihtiyarlarımızın hayat hikayelerine nazarları çevirerek onlardaki hazineyi görmemizi sağlıyor. Her bir hikaye insanı kalbinden yakalıyor. O ömürlerde nice güzellikler, sadefinde saklı inciler gibi keşfedilmeyi bekliyor.
İhtiyarlıktaki bilgelik bir ömrün tamamından süzülmüş usare gibidir. Nice emek, nice çile, nice çaba, nice tecelli ile o kıvam bulunuyor. Ne kadar korunası, kıymet bilinesi…
Bir virüsün dünyayı tepetaklak ettiği şu günlerde Teksas eyaletinin Vali Yardımcısı Dan Patrick “ülkedeki yaşlı nüfusun ülkenin ekonomisinin normale dönmesine karşılık ‘kendilerini feda etme’ şansını göze alacaklarını” savunuyor.
İspanyada ise huzurevindeki yaşlıların ölüme terkedildiği işitiliyor.
Bunları duyan Halil Berktay hoca, ihtiyarların kolayca gözden çıkarılması karşısında kendi neslini “Yılkı insanları” diye adlandırıyor hüzünle.
Ülkemizde de konuyu yanlış anlayan bazı gençlerin ihtiyarlarımıza haddi aşan davranışlarına şahid olurken içim sızlıyor.
Bir ihtiyar kolay yetişmiyor.