NAZLI AKBAŞ
Dünya gözüyle olabileceğim en şahane şey oldum.
Bir gece yarısı, vücudumun derinliklerinde depremler oldu. Cılız bir sesin sahibi ilk soluğunu alırken, boşalan yerine bolca sevgi, endişe, şefkat yığıldı. Bütün hücrelerime nüfuz etti bu duygular. Allah yoktan bir evlât, benden de bir anne yaratmıştı. O ameliyathaneden, prense dönüşmüş kurbağa misali, bir anneye dönüşerek çıktım.
Kucağımda elli santimlik bir insan vardı. İpekten teni her yeni şey gibi sıcacıktı. Pespembeydi yüzü ve hiçbir çiçekte olmayan, inanamadığım güzellikte bir kokusu vardı. En güzel şekilde yaratılıp elime verilen bu insancık, gelişiyle beni ehlîleştirecek ve “en muhterem ve en mükerrem bir hakikate” mazhar edecekti.
İlk günlerde müthiş fiziksel acılar çekiyor, ama bütün varlığımla dayanıyor ve bunu hiç dinlenmeden ve hiç uyumadan yapıyordum. Tuhaftır ki bu bana hiç dokunmuyordu. “Kendim” sözcüğü benden bir hayli uzaklaşmış, var gücümle bir minik beden için uğraşıyordum.
Günler içinde Allah’ın bir çok isminin tecelligâhı oldum. O bana süt bahşetti, ben o sütle rızık oldum, ilâç oldum, su oldum, şifa oldum, bal oldum. Kolumu şöyle “L” gibi büküverdim, o kupkuru dirseğimin içi yavruma yatak oldu, sığınak oldu, yuva oldu.
Sonra Serengeti düzlüklerinde bölgenin liderine dayılanan anne arslan ile akraba oldum. Ve kuluçkadaki tavukla ve süt veren inekle ve filize durmuş çiçekle… Annelik hasebiyle birbirine bağlanmış bütün yaratılmışlar zincirinde bir halka oldum ve tüm zincirin şefkati–ki buna bile benim aklım yetmiyor—onun ancak bir lem’ası olan rahmet-i İlâhiyeyi düşündüm. Şaştım…
Bir de bütün bunlara bakıp “soyunun devamı için” diyenler geliverdi aklıma. Bir daha şaştım. Benim bu kalbime dolan sonsuz sandığım sevgim olmasa, onu uykuda bile izlemesem, gördüğüm en şahane manzara onun gerinerek uyanışı olmasa, şimdilik bildiği tek keder gaz sancısı olduğu halde bile içim parçalara bölünmese devam etmeyecek miydi soyum? Sonra bunu diyenlere en güzel klişeyle cevap verdim içimden:
“Anne olunca anlarsın!”
Sen de dünyaya neden geldiğini anladığında yeniden doğmuş gibi olacaksın, fakat anlamak yetmez oğlum. Kalben inanıp iman etmen için şimdiden her gün dua ediyorum. Bu yüzden “İnanç” oldun sen. Biz anlatamazsak sana Rabbini, sen adına tutunup O’nu arayasın diye…
İnsan ol, nur ol, sapasağlam İnançlı ol, O’na lâyık bir kul ol. Gayrı her dem dualarımızın ve şükürlerimizin vücut bulmuş halisin, kabûl ol.
Allah analı babalı büyütsün. Dünyaya hoşgeldin İnanç bebek.
Allah razı olsun bu duygu yüklü paylaşımınız için. Annelik size çok yakışmış…
“o şefkat saikasıyla bir vâlide, bütün dünyasını ve hayatını ve rahatını, veledi için feda eder. ” mektubat
Kalbe dokunan bir anlatım maşaallah
Bir anne tanıyorum
Bir anne tanıyorum; daha 13 yaşında bir çocukken, kanserli olan böbreği alındığında ve tarifsiz acıları henüz çok tazeyken doktoruna “Ben anne olabilecek miyim?” diye soran..
Bir anne tanıyorum; anne olacağını öğrendiğinde secdeye kapanan..
Bir anne tanıyorum; doktorunun bütün telkinlere direnip, sonuna kadar normal doğum yapabilmek için çırpınan
Bir anne tanıyorum; bebeği doğduğu andan itibaren neredeyse gözlerini ondan alamayan, ona bakarken kocaman gözlerinin içi, kocaman sevgilerle dolup taşan
Bebeği anne sütü alabilsin diye canını dişine takan..Bazen acıdan gözlerinden yaşlar akarken emziren
Uykusundan geçen, kendinden geçen, ama bebeğini bir an bile ağlatmak istemeyen
Bir anne tanıyorum; neden cennet annelerin ayağının altındadır, bîhakkın gösteren
Sen ne zaman böyle büyüdün küçük kız?
Ne zaman o incecik kolların, güçlü anne kollarına dönüştü?
Hangi ara üzerine bir annelik geldi? Gözlerine dinginlik, ruhuna uçsuz bucaksız bir sabır ne zaman, nasıl?
Nazlı nazlı bebeğini büyüten Nazlı annecik, torunlarını da göresin.
Bir anne tanıyorum; gözlerimin önünde an be an anne olan.
Maşallah Nazlıcığımın yazısı çok güzel. Yorumlar çok güzel. Hepsi birbirinden güzel. Hepinizi en kalbi duygularımla tebrik ediyorum. Nice güzel yazılarınızı okumak dileği ve temennileriyle…
Allah razı olsun Meryem Hanım ellerinizden öperim
“Yapabilseydim sesini ekerdim saksıya bir çiçek yerine” diyor şair. Eline saksı değse açtırıp coşturan sensin, ben beceremem o işleri bilirsin. Lakin ben sana bakmayı iyi bilirim, senden feyz almayı, seni rehber etmeyi.. hem şefkatin dururken, inandığını yaşayıp, yaşadığını yalandan riyadan arıtmaların dururken niye sesini ekeyim ayol saksıya.. Dur şimdi ben şairi gömmücektim burda, mevzular karıştı, kafam gibi, gecem gündüzüm gibi.. ben sana minnetimi diyecektim, seni kapımdan her ugurlayisimda, arkandan Allah’a seni bana gönderdiği için hamd edislerimi diyecektim.. Anneler günü diyecektim, gözlerim doluyor, bana ahiretimi vermesen bu çocuğa ben ne verirdim diye.. Mektubuma son verirken Allah senden ve neslinden razı olsun falan.. sepet sepet yumurta sakın beni unutma
Önce Allah sana o muhabbeti verdi. Sonra bana seni verdi. Sonra sana İnanç’ını verdi..Huzur-u İlâhiye bu sevgi ile çıkacağım. “Ne yaptın dünyada?” sorduğunda “Bir Nazlı ama kocaman gönülde bir köşe kaptım. Öyle genişti ki hiç zor olmadı” diyeceğim. Senin sevgin bir insana semere-i hayat olarak yeter annecik..
….