ŞEYMA GÜR

Bir gün evden çıktım.

Evimden çıkarken dedim: “Ya Allah bismillah, ya Hafîz!”

Metroya kadar yürümeliydim. Yolum güzel bir korunun içinden geçiyor. O ulu ağaçlar zeval bulmasın aman: Ya Hayy ya Kayyum!

Koru aslında bir hastanenin de içinde bulunduğu alana ait. Gelen giden, ana baba günü. Hastalar, hasta yakınları, hasta ziyaretçileri, dertler ve dertliler… Dedim: Ya Şâfi!

Metro durağına vardığımda kalabalıktı. Üstelik gelen araç da gayet kalabalıktı. Fakat binmeliydim: Ya Mukaddim! Ya Muin!

Yenikapı durağında indim. 15 Temmuz şehitleri ile buluşma noktam. Üç İhlâs bir Fatiha okuyarak gülümseyen yüzlerine baktım, gözlerim doldu. Ya Kerim!

Genç bir nüfusumuz var.  Etrafımdaki gençlere bakıp dedim: Ya Hâdi!

Yaşlı bir teyze bastonuna dayanarak elindeki poşetle küçük adımlarla güçlükle yürüyordu: Ya Rahman!

Menzil-i maksuda doğru yürürken sağlı sollu dükkânlarda esnaf sabah telâşında. Kimi dükkânını açıyor, kimi kapısının önünü temizliyor, kimi dükkân önüne mallarından numuneler çıkarıyor. Herkes ekmek kovalayacak: Ya Rezzak!

Kalabalıklar… Ülkemin insanları, aynı vatanı paylaştığım: Ya Vedud!

Bir kedicik ayaklarıma süründü: Ya  Rahim!

Ve vapur ve Boğaz… Bugün deniz turkuaz: Ya Cemil!

Bir karabatak uzun boynunu uzatmış uçarak geldi, deniz yüzeyine başarıyla iniş yaptı. Biraz sağı solu kolaçan ettikten sonra cup diye denize daldı. Uçması mı, yüzmesi mi, dalması mı daha daha güzeldi bilemedim: Ya Hakîm!

Mart çiçekleri yol kenarlarında gülümsüyorlar. Yaşasın, baharın ucu göründü: Ya Müzeyyin!

Güneş, bulut perdelerinden sıyrılmış, olanca parlaklığıyla tecelli etmede: Ya Nur!

Şehirde hayat ile memat iç içe. Cami avlusundaki sağa sola yatmış tarihi mezar taşları söyletti:  Ya Baki  Ente’l-Baki!

Ve sonunda bugünkü sergüzeştim bitip döndüğümde “elhamdülillâh” diyerek evime girdim. Ya Selâm!

2 YORUMLAR