ESRA KÂĞIT
“Âhirzamanda ihtiyar kadınların samimî dinlerine ve kuvvetli itikadlarına tâbi’ olunuz.”
Valideciğim yetmiş yaşına merdiven dayamış, bu hakikatin sık sık gönlüme düşmesine vesile olan bir mübareke…
Gün içinde karşılaştığı sıradan olayları, Rabbiyle olan intisabını kuvvetlendirmeye vesile kılmasına hayranım.
Elektrikler kesildi ve bir süre karanlıkta kaldık diyelim. Arıza giderilip de tekrar aydınlığa kavuşunca “Ya Rabbi, kabir karanlığından Sana sığınırım” diyerek hemen iltica eder Nurların Nûr’u olan Rabbine…
Soğuk havaların ardından güneş sıcacık yüzünü gösterince henüz yeryüzünü ısıtmadan onun gönlünü ısıtıverir: “İşte benim güneşim, Ya Rabbi Senden korkmayan ne zalimdir!” diyerek, bütün güneşlerin hâlıkı olan Rabbine muhabbetini, hayranlığını tekrar ilân eder.
Evinin günlük işlerini yapıp bitirebildiğinde bundan çok lezzet alır ve “Ya Rabbi, Sen güç kuvvet vermeseydin ben bu işleri yapamazdım” der ve sonsuz kudret sahibi Rabbine sonsuz hamd ü senalar eder…
Yemek yaparken eli ateşe değip de azıcık yanacak olsa, “Ya Rabbi, beni Cehenneminden koru. Ben Senin ateşine dayanamam” der ve aczini izhar ederek Rahmânü’r-Rahîm olan Rabbinin merhametine sığınır.
İşte anacığımın bu ve benzeri hallerine şahit oldukça “Sadakte ya Resûlallah!“diyorum. Şüphesiz ki Sen doğru söyledin ey Allahın Resûlü…