Gülseren Arı

Hayatta örnek yaşamlarına gıpta ettiğimiz insanlar vardır. İşte onlardan biri,  Mehmet Nuri Güleç, nâm-ı diğer Fırıncı ağabeyimiz, ebedî yolculuğuna uğurladığımız hayat dolu, Allah dostu.

Yaşamı boyunca hayretini, coşkusunu, şevkini, neşesini kaybetmeden yaşayan bir güzel mü’min.

Rükuda gibi duruşu, Üstadına muhabbeti, tevazusu, Yar’a aşık kul edasıyla unutulmaz izler bırakıp gitti hayatlarımızda.

İlk sohbetine müşerref olduğumuzda yalın, latîf üslubuyla   “Ben yolda yürümeyi bilmem, fakat arkamızdan bizi yönlendiren birileri var. Bu Hayat bize hediye “ deyişi hâlâ kulaklarımda.

O vakte kadar hayatın bizlere çok kıymetli bir hediye olduğu gerçeği bu kadar anlamlı gelmemişti.

Bizim için yeni bir başlangıç olan “Küçük sözler” kitabına yazmış olduğu duası, bizler için çok büyük bir hediye olmuştu.

Sohbetini şifa niyetine, tıpkı  susuzluktan ciğeri yanan hastanın soğuk suya hasreti gibi kana kana içmek isterdik.

Hayatın gayesi olan  iman hakikatlerini her izahında, ganimete konmuş hissini yaşatır, Elhamdülillahı söyletirirdi.

Çünkü Onlar, sahabe mesleğinin fedâkâr öncülerdendi.

Başkalarının imanına hizmet etmek için var olmuşlardı.

Bu büyük hizmeti can ve başla deruhte etmişlerdi.

Zulmetin acı eleminin, nurlara yakın oldukca koyboluşunun şahitleriydi.

Nefeslerini şevk ile alıp, teslimiyetle verenlerdi.

Ölümün kardeşi ve yokluğun amcası olan atalet yanlarına yaklaşamamıştı.

Hayatları boyunca uzak yakın, kar kış, dağ bayır demeden diyar diyar koşmuşlar, anlatmışlardı.

İşte, şimdi yüksek bir dava adamın vazifesi tamamlanmış ve bu dünyadan ayrılma vakti gelmiştir.

Çağırırım; Ya Hak! Ya Mevcud! Ya Hayy! Ya Mâbud!

Bağırarak derim: La ilâhe illallâhü’l Melikü’l Hakku’l Mübin. Muhammedür Resulullahi Sâdikul vâ’dil Emin.

İslâm ailesinin Güleç ferdi de tasdik etti ki bizler Allah’ın kullarıyız ve Ona döneceğiz.

 

Gülseren Arı