Star’daki köşesinde Kürtlerin değerleriyle PKK ideolojisinin birbirine tamamet zıt düştüğünü anlatan Yalçın Akdoğan, “Bediüzzaman hazretlerinin ortaya koyduğu hakikatlerle bu örgüt ve yandaşlarının söylemleri arasında bir benzerlik olabilir mi?” diye sordu.
Akdoğan’ın yazısından ilgili bölüm:
Haddizatında da PKK’nın ideolojisi, yaklaşımı, amaç ve yöntemleri Kürtlerin karakteriyle de, seciyesiyle de, tarihi müktesebaüyla da hiç mi hiç örtüşen bir özellikte değildir. Marksist Leninistliği de, din düşmanlığı da, Kürtlerin geleneksel kültürüne savaş açan yabancılaştırıcılık özelliği de Kürtler için ‘biz’den çok ‘ecnebi’ bir görünüm sergiliyor. Bu örgütü ve siyasi uzantısını Kürtlerin temsilcisi veya tek tercihi gibi dayatmaya çalışanlar Kürtlere büyük haksızlık yaparlar.
Kürtçenin mimarı sayılabilecek olan İslam âlimi Ahmed-i Hani’nin milliyetçilik yerine birlik ve bütünlüğü öne çıkaran yaklaşımını terör örgütü ve yandaşları temsil edebilirler mi?
Feqiye Teyran’ın ilahı aşkından bu örgütün nasibini aldığı söylenebilir mi?
Ünlü Kürt edebiyatçı Molla Ahmed-i Ceziri’nin Divan’ındaki tasavvuf anlayışının terör örgütünün kanlı yüzüyle yakından uzaktan bir ilişkisi olabilir mi?
“Melaye Ciziri, Mevlânâ Celaleddin-i Rumi ve Mevlânâ cami aşk makamında birdirler” diyen Bediüzzaman hazretlerinin ortaya koyduğu hakikatlerle bu örgüt ve yandaşlarının söylemleri arasında bir benzerlik olabilir mi?