ŞEYMA GÜR
İİKV’nin Sünnetle Yaşamak seminerinin konuğu Iğdır Üniveristesinden Yar. Doç. Dr. Musa Çetin, Sünnet-i Seniyyenin insanın bedenine, duygularına, ruhuna ve sosyal hayatına ne kadar uygun olduğunu anlattı.
“Her bir günah içinde küfre giden bir yol olduğu gibi, her bir sünnet içinde Allah’a giden bir yol vardır” diyen Çetin İslamın fıtrîliğini şöyle açıkladı:
“Allah nasıl şu kâinatı güneşleriyle, aylarıyla, atmosferdeki oksijen oranıyla, güneş ile dünya arasındaki mesafe ve koordinatlarla insan yaratılışına uygun bir şekilde takdir edip yarattıysa, gönderdiği dini ve örnek olarak gönderdiği peygamberi de insan vücuduna, insan ruhuna ve insan duygularına doyurucu bir kaynak olarak göndermiştir. İnsan fıtratına bir elbise gibi oturan Efendimiz aleyhissalâtü vesselâmın model şahsiyetidir.”
Fıtratı, Allah’ın ezeli ilmiyle mahlûkatı yaratırken istediği şekli vermesi olarak açıklayan Musa Çetin, sünnetin üç önemli karakterinden ilkini, fıtriliği olarak bildirdi ve şöyle dedi:
“Bir çekirdek düşünün. Adeta insan ruhundaki bütün duygular da insan ruhunun tarlasına ekilen birer çekirdek gibidir. Her çekirdeğin bir özelliği vardır. İşte o özellik o çekirdeğin fıtratıdır. İnsan ruhundaki ayrı ayrı duygular da bu mesabedededir. ‘İslâm fıtrat dinidir’ dendiği gibi ‘İslâm fıtrattır’ da denmiştir.”
Çetin, Sünnetin ikinci karakteri olarak sürekliliğini “Hz. Peygamberin sünnetinin bütün çağları besleyecek nitelikte olması” ile açıklarken “O gün Hz. Resulullah cahiliye asrını hangi dinamiklerle, hangi sistem, hangi ilkelerle saadet asrına çevirmişse, o günkü aynı problemler bugün teknolojinin de istimaliyle daha büyük boyutlara ulaşmıştır. O günkü reçete, bugünkü reçetedir. Ve fıtri olan, hayatiyet özelliği olan, donuk olmayan, devamlı ve fonksiyonel olan sünnet ilkeleri sürdürülebilir bir niteliktedir” dedi.
Kur’an-sünnet ilişkisinin, cilt ve beden münasebeti nev’inden bir bütünlük arz ettiğini söylerken “Siz sünneti Kur’an’dan ayıramazsınız. Ayıracak olsa Allah ayırırdı. Peygambersiz din gönderirdi” dedi.
Musa Çetin daha sonra sünnetin fonksiyonlarını beş madde halinde anlattı:
Dinin daha iyi anlaşılmasını sağlamak
“Resulullah aleyhisselâmın 23 yıllık risaletinin liste başı kavramı tevhiddir” diyen Çetin, Resulullah’ın herşeyden önce, Allah’ın yanısıra başka putlar da edinen ve tevhidi akıllarına sığıştıramayan Mekke müşriklerine tevhidi öğrettiğini bildirdi.
Yine Kur’an-ı azimüşşanda “Ekımi’s-salât” şeklinde iki kelime ile emredilmiş olan namazın, Resulullah’ın sünnetinde hacimli bir eser ebadında şerh ve izah edildiğini söyledi.
Musa Çetin, sosyal bir yardımlaşma ibadeti olan zekâtın, sünnet ile detaylandırıldığını söyleyerek şöyle dedi: “Kişinin zekât verecek malı var, ancak ruhu yok. İşte sünnet bu ruhu da ihya ediyor. Kişiye zekâtı vereceği zaman sevdiriyor.”
Musa Çetin zekâtın çoğalmak, artmak, büyümek anlamına geldiğini bildirerek şöyle dedi:
“Siz kırkta birini verdiğiniz zaman, bu tarife göre malınız 39’a düşmez, malınız mutlaka 40’ın üzerinde bir yerde konumlanır. Bunu sünnetten öğreniyoruz. Sünnet bize sevgi nedir, şefkat nedir, adalet nedir, doğruluk nedir, vefa nedir bildiriyor. Bunlar olmadan siz zekât veremezsiniz. Siz insanları sevmezseniz niçin onlara zekât veresiniz ki?”
Çetin, sünnetin, hukuki olarak zekât ibadetinin oranlarını belirlerken aynı zamanda onu vermeyi sevdirecek manevi dinamikleri de harekete geçirdiğini söyledi ve “İşte 1400 senelik İslâm medeniyeti, sünnetin rükünleri üzerinde yükselmiştir” dedi.
Sünnetin ikinci işlevi, dini yaşanır kılma
Çetin, bilgi ile davranış arasında örtüşme olmamasını günümüzün problemi olarak zikrederek “Bugün Müslümanların bilgi problemi yoktur. Yaşam ve davranış problemi vardır” dedi ve Bediüzzaman’ın şu sözünü hatırlattı: “Doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu yaşadığımız takdirde, dünyanın diğer devletleri de, kıtaları da, milletleri de fevc fevc, bölük bölük, islamiyete dehalet edecekler.”
Sünnetin başka bir işlevi kâmil insan yetiştirmek
Efendimizin başarısının gerisinde delilli konuşma, müspet hareket ve çelikleri bile eritecek şefkat ve merhameti olduğunu söyleyen Musa Çetin bunların bir toplumu ihya edecek ve topluma şahsiyetli kişiler yetiştirecek en güzel değerler olduğunu söyledi ve yetiştirdiği sahabelerin buna kanıt olduğunu örnekleri ile anlattı.
Ve sünnetin diğer bir işlevi, insanı kötülüklerden uzaklaştırmak
Musa Çetin, sünnetin, huzur, güven ve barış ortamını tesis etmesinin en güzel delilinin; asr-ı cehaleti, asr-ı saadete çevirmesi olduğunu söyledi.
“Mü’min Allah’a karşı iman eden, kula karşı da emin insan demektir” diyen Çetin şöyle devam etti: “İsar denen bir haslet var. Fedakarlığın maksimum seviyesi. Müslüman kardeşini kendini tercih etme duygusu. Biz bugün isar hasletini değil, hasretini yaşıyoruz.”
Resulullahtan ders alan Sahabenin, kavramların ve ayetlerin içine girerek, o kavramın içindeki murad-ı İlâhîyi anlama çabası içinde olduklarını, bu durumun da sünnetin öğrettiği kavramların onların ruh ikliminde rengarenk çiçekler gibi açıp dünyayı süslediğini söyledi.
Daha sonra dinleyicilerin sorularını cevaplandıran Musa Çetin, “Sünneti en iyi nasıl yaşarız?” sorusuna şöyle cevap verdi:
“Bu işin kayyumu, bizi bu yönde aktive edecek kavram sevgidir, Peygamber sevgisidir. Öğrenme, mesai sarfetme ve yaşama dönüştürmedir. Yaşanmayan bilgi senin değildir, uçar gider.”
Musa Çetin sözlerini şu dua ile tamamladı: “Allah celle celalühü, Bulutları ağlatarak çiçekleri güldürdüğü gibi sizi de güldürsün, âlem-i İslâmı güldürsün, tekrar iki dizlerimiz üzerine doğrularak, imanın ve Kur’ân’ın bayrağını yeryüzünün en ücra köşelerinin en yüksek burçlarında tekrar dalgalandırmayı bizlere nasip eylesinn.”
Sünnetin Fıtriliği
TV111 paylaştı: 10 Şubat 2018 Cumartesi