Dün bir mucizenin görgü şahidinden izlenimleri yayınlamıştık. Bugün de aynı hadiseyi, bizzat mucizeyi yaşayan kişinin ifadelerinden okuyoruz:

ZEYNEP TÜRKOĞLU

Çoğu kere hissedemediğim bir haleti, nihayet zerrelerime kadar yaşıyordum. Âcizliğim sonsuz boyutlardaydı.. Vücudum güya kıyametini yaşarken, sekerata koşarken kimse bana imdat edemiyordu. Herkes hiçti, herşey hiç…

Rabbinden başka liman bulamayan ben, balığın karnında ki Yunus’tum artık. Yaralar içindeki Eyüp’tüm. Ateşe atılan İbrahim’dim. Ve ben gerçekten hiçtim, herkes hiçti, herşey hiç.

Bu haletin içinde yuvarlanırken “Bir”e tutundum. Bana nefes oldu, can oldu, sığınak oldu. Herkes hiçken, o “Bir” herşey oldu.

Karanlıktan nura çıkarılmıştım. Ve nihayet Yunusvâri sahile vurdum tüm âcizliğimle. Enaniyet, benlik parça parça edilmiş bir vaziyette. Ağrılar içinde kıvranan vücudum artık selâmette. Ve elimde bir nimetle sıyrılıyorum bu felâketten.

Evet bir emanet alıyorum, bir can, bir evlat. Âcizliğime şefkat edenden, âcizliğine şefkat ettiğim bir can teslim alıyorum.

Simasını ilk kez gördüğüm bu cana nasıl da hasretmişim! Gözyaşlarıma hakim olamıyorum. Zira bir mucizeye şâhid oluyorum.

Hiçken ben onunla şefkat oluyorum, rızık oluyorum, yuva oluyorum, anne oluyorum, herşey oluyorum…

Kanat açmayı bilmezken ben, onu merhamet kanatlarımın altına alıyorum, sarıyorum, sarmalıyorum. Ve rızka muhtaç ben, ne garip ki, onun  rızkına vesile oluyorum. Âcizliğimle ona kuvvet oluyorum. Ve gerçekten ben hiçken herşey oluyorum.

Bir yandan da, herşey olurken hiç olduğumu idrak ediyorum. Ve ben o Bir’e karşı hep hiç kalıyorum. Mucizesine her baktıkça nihayetsiz hamd ediyorum.

 

Bir mucizeye tanık oldum